HaberTürk muharriri Muharrem Sarıkaya, bugünkü yazısında Marmara Denizi’ni istila eden müsilaja (deniz salyası) karşı Sunshine Coast Üniversitesi Çevresel Mikrobiyoloji Kıdemli Öğretim Üyesi ve Dünya Kültür Koleksiyonları Federasyonu Lideri Dr. İpek Kurtböke‘nin ikazlarına yer verdi.
Sarıkaya öncesinde Avustralya’nın Alexandra Headland ve Mooloolaba kasabalarında da daha evvel birebir durumun yaşandığını ve yanlış teknikler sebebiyle daha da yayıldığını anlattığı yazısında, “Bu kadar yayılmasının tek sebebi de bugün Marmara Denizi’nde uygulanan temizleme formülü olmuş. Zira deniz üstü ve karadaki kepçelerle temizleme faaliyetinde bulunulması kararlaştırılmış. Kepçelerin her bir hareketi bakteriyi daha da yaymış… O devir köpükle eğlenen halkı Queensland Üniversitesi Toksoloji Kısmı doçentlerinden Berry Noller, “Bunlar kanalizasyonun yanı sıra toksik materyal ve kirletici içeriyor, uzak durun” ihtarında bulunmuş. Çok insan bu niçinle rahatsızlanmış” sözlerini kullandı.
“Başlangıçta onlar da Marmara için bugün uygulanan metodu kullanmış. Deniz üzerinde toplayıp, bir yerde imha etme prosedürü denenmiş. Lakin bu salyanın daha da yayılmasına yol açmış” diyen Sarıkya, Dr. İpek Kurtböke’nin, “Kepçe ile salyanın toplanması daha makûs sonuçlar doğurabilir… O kepçe steril edilmediği için daha da yayıyor bu bakteri çeşidini oraya buraya…” ikazına dikkati çekti..
Dr. Küurtböke’nin köpüğün hava sıcaklığının 24 derece üzerine çıkmasıyla daha da arttığını belirterek şu görüşlerini aktardı:
“Laboratuvarda denizden izole ettiğimiz nocardiları (deniz salyası) steril deniz suyunda ve steril yağ koyarak büyüttük. Her tar yağda köpük oluyor. Natürel ki bu köpük kimyasal hususlarla kırılabilir. Fakat bu kimyasal hususlar etraf kirliliğine sebep olur. Bu yüzden faj (bakteri yok edici) denedik ve köpük çabucak sönüyor faj koyunca…”
Yazının tamamını okumak için .
Sarıkaya öncesinde Avustralya’nın Alexandra Headland ve Mooloolaba kasabalarında da daha evvel birebir durumun yaşandığını ve yanlış teknikler sebebiyle daha da yayıldığını anlattığı yazısında, “Bu kadar yayılmasının tek sebebi de bugün Marmara Denizi’nde uygulanan temizleme formülü olmuş. Zira deniz üstü ve karadaki kepçelerle temizleme faaliyetinde bulunulması kararlaştırılmış. Kepçelerin her bir hareketi bakteriyi daha da yaymış… O devir köpükle eğlenen halkı Queensland Üniversitesi Toksoloji Kısmı doçentlerinden Berry Noller, “Bunlar kanalizasyonun yanı sıra toksik materyal ve kirletici içeriyor, uzak durun” ihtarında bulunmuş. Çok insan bu niçinle rahatsızlanmış” sözlerini kullandı.
“Başlangıçta onlar da Marmara için bugün uygulanan metodu kullanmış. Deniz üzerinde toplayıp, bir yerde imha etme prosedürü denenmiş. Lakin bu salyanın daha da yayılmasına yol açmış” diyen Sarıkya, Dr. İpek Kurtböke’nin, “Kepçe ile salyanın toplanması daha makûs sonuçlar doğurabilir… O kepçe steril edilmediği için daha da yayıyor bu bakteri çeşidini oraya buraya…” ikazına dikkati çekti..
Dr. Küurtböke’nin köpüğün hava sıcaklığının 24 derece üzerine çıkmasıyla daha da arttığını belirterek şu görüşlerini aktardı:
“Laboratuvarda denizden izole ettiğimiz nocardiları (deniz salyası) steril deniz suyunda ve steril yağ koyarak büyüttük. Her tar yağda köpük oluyor. Natürel ki bu köpük kimyasal hususlarla kırılabilir. Fakat bu kimyasal hususlar etraf kirliliğine sebep olur. Bu yüzden faj (bakteri yok edici) denedik ve köpük çabucak sönüyor faj koyunca…”
Yazının tamamını okumak için .