İhraç kayıtlı fatura döviz kesilir mi ?

Marangoz

Global Mod
Global Mod
İhraç Kayıtlı Fatura Döviz Kesilir mi? Bir Ofis Sohbetinden Doğan Hikâye

Bir öğle arasıydı; güneş, Ankara’nın gri binalarının arasından süzülüp mali müşavirlik ofisinin penceresine vuruyordu. Çay kokusu, klavye sesine karışıyordu. Ece, masasının üstünde biriken evrakların arasında kaybolmuştu. Tam o sırada Murat kapıdan elinde kahvesiyle girdi. “Ece,” dedi gülümseyerek, “şu ihracatçı firma var ya, ihracat kayıtlı fatura kesmiş ama döviz cinsinden düzenlemiş. Sence bu olur mu?”

Ece başını kaldırdı, gözlüğünü çıkardı. “İhraç kayıtlı fatura döviz kesilir mi? Güzel soru,” dedi. Sonra sandalyesine yaslanıp düşünmeye başladı. Böylece sıradan bir öğle arası, mali mevzuatla insan psikolojisini buluşturan bir tartışmanın sahnesi oldu.

---

1. Bölüm: Faturadan Fazlası – Bir Yaklaşım Meselesi

Murat’ın bakış açısı, her zamanki gibi stratejik ve çözüm odaklıydı. “Bak,” dedi, “eğer mal ihracata gidiyorsa ve sözleşme döviz üzerinden yapıldıysa, fatura da döviz olmalı. Çünkü ihracat döviz bazında hesaplanır, değil mi?”

Ece ise farklı düşündü. “Doğru, ama ihracat kayıtlı fatura demek doğrudan ihracat değil. Bu fatura, ihracatçının malı yurtdışına göndermesi şartıyla, satıcının KDV’yi tahsil etmeden satış yapması anlamına gelir. Yani fatura, iç piyasada bir işlem gibi görünür. Türk Lirası ile düzenlenmesi gerekir.”

O an ofiste bir sessizlik oldu. Murat, kahvesinden bir yudum aldı. “Yani ihracatçı döviz alacak ama satıcı TL kesecek, öyle mi?”

Ece başını salladı. “Evet. Çünkü kanun, Türkiye içinde yapılan her satışta Türk Lirası kullanılmasını öngörür. Ancak faturada bilgi olarak döviz karşılığı belirtilebilir. Ama asıl birim TL’dir.”

---

2. Bölüm: Kanunlar, Kayıtlar ve Kadim Alışkanlıklar

Bu konu aslında yeni değildi. 1980’lerden beri Türkiye, dövizle işlemlerde dikkatli bir politika izler. 32 Sayılı Karar ve Vergi Usul Kanunu, hem finansal istikrarı hem de kayıt sistemini korumak için TL’yi esas alır.

Murat’ın babası da yıllar önce ihracatçıymış. “Babam anlatırdı,” dedi gülerek. “80’lerde ihracat yapmak hem cesaret isterdi hem sabır. O zamanlar dövizli faturalar yasaktı. Ama kimse net bilmiyordu, herkes kendi mantığına göre hareket ederdi.”

Ece, onun bu sözlerine içten bir tebessümle karşılık verdi. “İşte tam da o yüzden mevzuatın dilini doğru okumak önemli. Çünkü ekonomi sadece rakamlardan ibaret değil; aynı zamanda güven, düzen ve süreklilik demek.”

---

3. Bölüm: Strateji mi, Empati mi?

O gün ofisteki tartışma, sadece bir fatura meselesi olmaktan çıktı. Ece’nin empatik yaklaşımıyla Murat’ın stratejik aklı, iki farklı düşünme biçimini temsil ediyordu.

Ece, işin insan tarafına odaklanıyordu. “Sen ihracatçıya ‘faturan TL olacak’ dediğinde, onun kafasında hemen şu soru beliriyor: ‘Ama ben dövizle tahsil edeceğim, nasıl olacak?’ İşte burada iletişim önemli. Ona hem hukuku hem mantığı açıklamak gerekiyor.”

Murat ise konuyu sistemsel açıdan ele aldı. “Ben de diyorum ki, mevzuat net olmalı. Eğer satıcı döviz bazında işlem yapmak istiyorsa, ihracatçının faturayı düzenlerken hangi şartları sağlaması gerektiğini sistem belirtmeli.”

İkisi de haklıydı. Çünkü biri sürecin insan yanını, diğeri yapısal yanını koruyordu. Gerçek çözüm, bu iki yaklaşımın dengelenmesindeydi.

---

4. Bölüm: Bir Toplumun Ekonomik Dönüşümü

O tartışma, Türkiye’nin ekonomik hafızasından bir kesitti aslında. İhraç kayıtlı satışlar, 1990’lardan itibaren ülke ihracatının bel kemiği olmuştu. Küçük imalatçılar, doğrudan ihracat yapamasa da ihracatçılara satış yaparak küresel ekonomiye dahil oluyordu.

Ama her dönemde aynı soru gündeme gelmişti: “Bu faturalar döviz mi, TL mi olmalı?”

Sorunun kökü, ekonominin güven dengesiyle ilgilidir. Döviz bazlı fiyatlandırma, dış piyasaya uyum sağlarken; TL’nin kullanımı ülke ekonomisinin egemenliğini korur.

Ece’nin cümleleri bu dengeyi özetliyordu:

“Döviz, dünyanın dili olabilir; ama TL, bizim hikâyemizdir. İhraç kayıtlı fatura, bu iki dünyanın arasında bir köprü gibidir.”

---

5. Bölüm: Ofisten Foruma – Paylaşmanın Gücü

Akşam olunca Murat bilgisayarını açtı ve bu konuyu bir muhasebe forumuna taşıdı. Başlığa şöyle yazdı:

“İhraç Kayıtlı Fatura Döviz Kesilir mi? Gerçek Hayattan Bir Vaka Üzerine”

Altına Ece’yle yaptıkları tartışmayı yazdı.

Kısa sürede onlarca yorum geldi. Kimisi mevzuat maddelerini paylaştı, kimisi kendi deneyimini anlattı. Bir kullanıcı şöyle yazdı:

> “Ben de bu konuda uzun süre kararsız kaldım. Sonra fark ettim ki mesele sadece doğruyu bulmak değil, doğruyu anlatabilmek.”

Bir başkası ise şu soruyu sordu:

> “Acaba dövizli faturayı kabul etmeyen sistem, gelecekte dijital para birimlerine nasıl yaklaşacak?”

Murat, bu yoruma gülümseyerek cevap yazdı:

> “Belki de mevzuat, teknolojiyle birlikte daha esnek hale gelecek. Ama önemli olan, temel ilkenin kaybolmaması: Şeffaflık ve güven.”

---

6. Bölüm: Sonuç – Bir Faturadan Fazlası

Sonunda Ece ve Murat, aynı noktada buluştular. Evet, ihraç kayıtlı fatura döviz kesilmezdi. Ancak döviz bilgisi, bilgilendirme amaçlı olarak yer alabilirdi. Çünkü mevzuatın ruhu, işlemlerin kayıt altına alınabilirliğini korumaktı.

Ama bu tartışmanın kazandırdığı asıl şey, bilgi değil farkındalıktı.

Ece, o akşam günlüğüne şöyle yazdı:

> “Bugün bir faturanın hikâyesini konuştuk. Ama aslında konuştuğumuz şey, ekonominin insanla olan ilişkisi, güvenin diliydi.”

---

Son Söz: Siz Ne Düşünüyorsunuz?

Sizce mevzuatın çizdiği sınırlar, değişen ticaret dünyasında ne kadar esnek olmalı?

Bir yanda küresel finans, diğer yanda yerel kimlik…

Belki de asıl mesele, kâğıt üzerindeki para biriminden çok, o kâğıdın temsil ettiği değerlerdedir.

Tartışma sürüyor.

Çünkü bir faturanın bile ardında, toplumun ekonomik hafızası ve kültürel dengesi yatıyor.

Ve belki de bu yüzden, “İhraç kayıtlı fatura döviz kesilir mi?” sorusu, sadece mali bir mesele değil; düşünmeye değer bir hikâyedir.
 
Üst