Müsilajın denizdeki canlılara ve tüketilmeleri halinde insan beynine tesirlerini pahalandıran Nöroloji Uzmanı Dr. Oğuzhan Onultan, “İtalya’da 2011 yılında yapılan çalışmaya nazaran, müsilajın ortasındaki yağlı yapının cıva, bakır üzere ağır metalleri tutmaya yatkın olduğunu ortaya koydu. Deniz tabanına çöken müsilajın kabuklu deniz canlıları tarafınca süzülmesi ve bunların besin olarak tüketilmesi felç, Alzheimer, ALS, MS, Parkinson üzere nörodejeneratif hastalık riskini artırmaktadır” dedi.
Denizdeki mikroorganizmaların üremek için fosfor ve azota muhtaçlık duyduğunu aktaran Nöroloji Uzmanı Dr. Oğuzhan Onultan, Marmara Denizi’ndeki kirliliğin bunu ziyadesiyle sağladığını lisana getirdi.
Dr. Onultan, müsilajın organik bir yapı olduğunu belirterek, “Hümin ismi verilen yapıyı içeriyor. Daha evvel Adriyatik Denizi’nde görüldüğü için İtalya’nın yaptığı araştırmalar var. İçinde amino asit, yağ ve karbonhidratın çeşitli formatları bulunuyor. Müsilajın ortasındaki yağ dokusu ağır metalleri kolaylıkla tutuyor. Denizin tabanına çökünce de tabandaki bilhassa kabuklu canlıların besini haline geliyor” diye konuştu.
Bilhassa midyelerde bulunan paralitik shellfish toksinin ( PST) felç yapabildiğine dikkat çeken Dr. Onultan, “Müsilajda bulunan en ziyanlı ağır metal cıva, arsenik, kurşun ve lityum bulunuyor. Bu hususlar yağda çözülebiliyor. Beyin omurilik bariyeri dediğimiz sıvıya geçebiliyorlar. Beyinde bilhassa cıva ve kurşunun önemli toksik tesirleri bulunuyor. Beyinde hudut hücreleri içindeki iletimi etkiliyor. Toksik etkiliyle olması gereken elektrolitlerin yerini değiştiriyor. Cıva beynin hafıza merkezini olumsuz etkiliyor” sözlerini kullandı.
Midye, istiridye, istakoz üzere kabuklu canlıların deniz suyunu süzerek beslendiğini hatırlatan Dr. Onultan, “Özellikle bu vakitte tüketilmeleri riskli. Kültür balıkçılığı yapan yerlerden deniz eseri alabilirsiniz. bir daha İtalya’da 2014 yılında yapılan bir çalışmaya göre, lifli besinler beyindeki ağır metalleri azaltıyor. Yeşillik, zerzevat ve meyveyi kucak dolusu tüketmek lazım, beyinde biriken cıva oranını düşürüyor” dedi.
Denizdeki mikroorganizmaların üremek için fosfor ve azota muhtaçlık duyduğunu aktaran Nöroloji Uzmanı Dr. Oğuzhan Onultan, Marmara Denizi’ndeki kirliliğin bunu ziyadesiyle sağladığını lisana getirdi.
Dr. Onultan, müsilajın organik bir yapı olduğunu belirterek, “Hümin ismi verilen yapıyı içeriyor. Daha evvel Adriyatik Denizi’nde görüldüğü için İtalya’nın yaptığı araştırmalar var. İçinde amino asit, yağ ve karbonhidratın çeşitli formatları bulunuyor. Müsilajın ortasındaki yağ dokusu ağır metalleri kolaylıkla tutuyor. Denizin tabanına çökünce de tabandaki bilhassa kabuklu canlıların besini haline geliyor” diye konuştu.
Bilhassa midyelerde bulunan paralitik shellfish toksinin ( PST) felç yapabildiğine dikkat çeken Dr. Onultan, “Müsilajda bulunan en ziyanlı ağır metal cıva, arsenik, kurşun ve lityum bulunuyor. Bu hususlar yağda çözülebiliyor. Beyin omurilik bariyeri dediğimiz sıvıya geçebiliyorlar. Beyinde bilhassa cıva ve kurşunun önemli toksik tesirleri bulunuyor. Beyinde hudut hücreleri içindeki iletimi etkiliyor. Toksik etkiliyle olması gereken elektrolitlerin yerini değiştiriyor. Cıva beynin hafıza merkezini olumsuz etkiliyor” sözlerini kullandı.
Midye, istiridye, istakoz üzere kabuklu canlıların deniz suyunu süzerek beslendiğini hatırlatan Dr. Onultan, “Özellikle bu vakitte tüketilmeleri riskli. Kültür balıkçılığı yapan yerlerden deniz eseri alabilirsiniz. bir daha İtalya’da 2014 yılında yapılan bir çalışmaya göre, lifli besinler beyindeki ağır metalleri azaltıyor. Yeşillik, zerzevat ve meyveyi kucak dolusu tüketmek lazım, beyinde biriken cıva oranını düşürüyor” dedi.