Üç bin 500 yıllık mumya tüm sırları açığa çıkardı!
Radyoloji uzmanı Sahar Saleem, onu bu biçimde tanım ediyor: Dar çenesi ve kıvırcık saçlarıyla babasına benziyor. Üstelik üç bin 500 yıldır meyyit olan birine bakılırsa çarpıcı hoşlukta dişleri var.
Sahar Saleem’in tanım ettiği kişi Amenhotep I ismi verilen Firavun yani Mısır Hükümdarı. Amenhotep I, uzun yıllardır incelenemeyen mumyasıyla çağdaş çağların en büyük merak hususlarından bir tanesiydi. Artık ise yapılan incelemelerle Mısır Kraliyet üyeleriyle ilgili biroldukca sırrı ortaya çıkararak dünya çapında ilgi topluyor.
Amenhotep I’in mumyası, bir asırdan fazla bir süre evvel Mısır’ın Luksor kenti yakınlarındaki bir mezar alanında keşfedildi. Lakin 19. ve 20. yüzsenelerda bulunan öbür eski Mısır firavunlarının mumyaları açılıp incelenirken, Amenhotep I’in mumyasına dokunulmadı zira arkeologlar onun harikaya yakın sargılarını ve şık bir biçimde dekore edilmiş mezar başını bozmaktan çekiniyorlardı. 140 yıl evvelki teknolojiyle dokunulmayan mumya artık büyük keşifler için incelenmeye başlandı…
Prof. Sahar Saleem ve Kahire Üniversitesi’nden uzman bir grup mumyanın sargılarını nihayet açtı ve onu dijital bir biçimde bir daha canlandırdı.
3 boyutlu tomografi teknolojisi kullanılarak yapılan incelemeler çok heyecan verici sonuçlar verdi. Amenhotep I’in fizikî görünümü tam manasıyla ortaya çıkarken bir arada gömüldüğü mücevherler de adeta göz kamaştırdı.
Sahar Saleem “Amenhotep I’in, öldüğünde yaklaşık 35 yaşında olduğunu ortaya çıkardık. Uzunluğu 165 santimetre civarı, sünnetli ve dişleri pek yeterli durumda. Sargılarının altında ise 30 tane muska, eşsiz bir altın bir jenerasyon ve onu süsleyen altın boncukları vardı.” Diyerek yaptıkları keşifleri sıraladı.
M.Ö. 1525’ten 1504’e kadar 18. Hanedanlık devrinde Yeni Mısır Krallığı’nı yöneten Amenhotep’in birinci mumyalanmasından ve gömülmesinden yaklaşık dört yüzyıl daha sonra rahipler tarafınca ‘sevgiyle bir daha gömüldüğünü’ de ortaya çıktı.
bir daha düzenlenen cenaze merasimi, rahiplerin, mezar soyguncularının mücevher araması niçiniyle mumyaya verdiği ziyanı onarmasından daha sonra geldi. Rahipler hükümdarın başını bir daha bağladı, bandajları sol koluna ve sağ ayağına sabitlemek için iğneler kullandı ve mumyayı kırmızı, sarı ve mavi çiçeklerle süslediler. Tabutun üstündeki hiyeroglifler, rahiplerin mumyayı bir daha sardığını gösteriyordu.
Amenhotep’in tabutu birinci defa açıldığında bilim insanları mumyanın üzerine konan ve hiç bozulmamış bir yaban arısı gördüler. Bu arının mumyanın bir arada gömüldüğü çelenk kokusuna geldiği düşünülüyor.
Öte yandan bu keşfi başkalarından eşsiz ve hayli değerli kılan ayrıntı ise Amenhotep I’in beyninin hiç bozulmadan tam olarak korunmuş olması. Bu daha evvel keşfedilen Tutankhamun ve Ramses II mumyalarında rastlanmayan bir durumdu.
Araştırma takımı şu anda Amenhotep I’in nasıl öldüğünü bulmaya çalışıyor. Sahar Saleem “Mumyada mevte sebep olabilecek rastgele bir yara ya da hal bozukluğu goremedik. İç organları birinci mumyalandığı vakitte vazifeliler tarafınca çıkarılmış fakat kalbine ve beynine dokunulmamış. Bu yüzden bir mevt sebebi bulmak güç olacak.” diyerek araştırmanın son kısmı hakkında bilgi verdi.
Radyoloji uzmanı Sahar Saleem, onu bu biçimde tanım ediyor: Dar çenesi ve kıvırcık saçlarıyla babasına benziyor. Üstelik üç bin 500 yıldır meyyit olan birine bakılırsa çarpıcı hoşlukta dişleri var.
Sahar Saleem’in tanım ettiği kişi Amenhotep I ismi verilen Firavun yani Mısır Hükümdarı. Amenhotep I, uzun yıllardır incelenemeyen mumyasıyla çağdaş çağların en büyük merak hususlarından bir tanesiydi. Artık ise yapılan incelemelerle Mısır Kraliyet üyeleriyle ilgili biroldukca sırrı ortaya çıkararak dünya çapında ilgi topluyor.
Amenhotep I’in mumyası, bir asırdan fazla bir süre evvel Mısır’ın Luksor kenti yakınlarındaki bir mezar alanında keşfedildi. Lakin 19. ve 20. yüzsenelerda bulunan öbür eski Mısır firavunlarının mumyaları açılıp incelenirken, Amenhotep I’in mumyasına dokunulmadı zira arkeologlar onun harikaya yakın sargılarını ve şık bir biçimde dekore edilmiş mezar başını bozmaktan çekiniyorlardı. 140 yıl evvelki teknolojiyle dokunulmayan mumya artık büyük keşifler için incelenmeye başlandı…
Prof. Sahar Saleem ve Kahire Üniversitesi’nden uzman bir grup mumyanın sargılarını nihayet açtı ve onu dijital bir biçimde bir daha canlandırdı.
3 boyutlu tomografi teknolojisi kullanılarak yapılan incelemeler çok heyecan verici sonuçlar verdi. Amenhotep I’in fizikî görünümü tam manasıyla ortaya çıkarken bir arada gömüldüğü mücevherler de adeta göz kamaştırdı.
Sahar Saleem “Amenhotep I’in, öldüğünde yaklaşık 35 yaşında olduğunu ortaya çıkardık. Uzunluğu 165 santimetre civarı, sünnetli ve dişleri pek yeterli durumda. Sargılarının altında ise 30 tane muska, eşsiz bir altın bir jenerasyon ve onu süsleyen altın boncukları vardı.” Diyerek yaptıkları keşifleri sıraladı.
M.Ö. 1525’ten 1504’e kadar 18. Hanedanlık devrinde Yeni Mısır Krallığı’nı yöneten Amenhotep’in birinci mumyalanmasından ve gömülmesinden yaklaşık dört yüzyıl daha sonra rahipler tarafınca ‘sevgiyle bir daha gömüldüğünü’ de ortaya çıktı.
bir daha düzenlenen cenaze merasimi, rahiplerin, mezar soyguncularının mücevher araması niçiniyle mumyaya verdiği ziyanı onarmasından daha sonra geldi. Rahipler hükümdarın başını bir daha bağladı, bandajları sol koluna ve sağ ayağına sabitlemek için iğneler kullandı ve mumyayı kırmızı, sarı ve mavi çiçeklerle süslediler. Tabutun üstündeki hiyeroglifler, rahiplerin mumyayı bir daha sardığını gösteriyordu.
Amenhotep’in tabutu birinci defa açıldığında bilim insanları mumyanın üzerine konan ve hiç bozulmamış bir yaban arısı gördüler. Bu arının mumyanın bir arada gömüldüğü çelenk kokusuna geldiği düşünülüyor.
Öte yandan bu keşfi başkalarından eşsiz ve hayli değerli kılan ayrıntı ise Amenhotep I’in beyninin hiç bozulmadan tam olarak korunmuş olması. Bu daha evvel keşfedilen Tutankhamun ve Ramses II mumyalarında rastlanmayan bir durumdu.
Araştırma takımı şu anda Amenhotep I’in nasıl öldüğünü bulmaya çalışıyor. Sahar Saleem “Mumyada mevte sebep olabilecek rastgele bir yara ya da hal bozukluğu goremedik. İç organları birinci mumyalandığı vakitte vazifeliler tarafınca çıkarılmış fakat kalbine ve beynine dokunulmamış. Bu yüzden bir mevt sebebi bulmak güç olacak.” diyerek araştırmanın son kısmı hakkında bilgi verdi.