Yahudi kümelerin ‘bayrak yürüyüşü’ planı Doğu Kudüs’te tansiyonu bir daha artırdı
Birtakım Filistinliler, yürüyüşü “provokasyon” olarak kıymetlendirdi ve Gazze ile Batı Şeria’da “Öfke Günü” ilan edilmesi daveti yaptı. Hamas da yürüyüşün yapılması halinde tansiyonun bir daha artabileceği ikazında bulundu.
Filistin Başbakanı Muhammed Şitayyeh de, toplumsal medya hesabından “Yarın işgalci güçler, işgal altındaki Kudüs’teki radikal İsrailli yerleşimcilerin Bayrak Yürüyüşü’ne müsaade verirse tehlikeli sonuçları olabileceği konusunda ihtarda bulunuyoruz” sözlerini paylaştı.
İsrail’de kimi kümeler, İsrail’in Doğu Kudüs’ü işgal ettiği, 1967’deki Altı Gün Savaşı’nın yıl dönümünü İbrani takvimine göre “Kudüs Günü” olarak kutluyor. Bugün yapılacak bayrak yürüyüşü de, aslında İbrani takvimine nazaran 9-10 Mayıs’a denk gelen tarihte planlanmıştı.
Lakin Doğu Kudüs’te süren tansiyonun devamında gelmesi ve Ramazan ayının son günlerine denk gelmesi sebebiyle, Filistinli kümeler, Mescid-i Aksa etrafında barikatlar oluşturarak yürüyüşü engellemeye çalışmış; İsrail polisi de müdahale etmişti.
Olaylar, Gazze Şeridi’nde idaresi elinde tutan Hamas’ın da devreye girmesi ve İsrail’in 11 gün boyunca Gazze’yi ağır bombardıman altında tutmasıyla sonuçlandı. Mısır’ın devreye girmesiyle ateşkes imzalanana kadar 300’e yakın kişi akınlarda ömrünü kaybetti.
İsrail’deki çok sağcı kümeler, yürüyüşün ertelenmesi sebebiyle kendi hükümetlerini de suçladı ve ateşkesin akabinde yürüyüşü 15 Haziran’da, lokal saatle 18.30’da (TSİ 17.30) yapacaklarını duyurdu.
İsrail’de yıllar süren Binyamin Netanyahu idaresi de bu ortada bitmiş oldu. Pazar günü, Naftali Bennett ülkenin yeni başbakanı olarak hükümeti kurdu ve güvenoyu aldı. Bugün yapılacak yürüyüşe onayı da yeni hükümetin İç Güvenlik Bakanı verdi. Yürüyüşe onay verilmemesi ya da rotasının değiştirilmesi, 8 siyasi partiden oluşan yeni hükümetin birtakım kümelerden sert tenkitler almasının önünü açabilirdi.
Yürüyüşe katılmayı planlayan kümeler, rotanın Eski Kent’teki kutsal yerler olduğunu duyursa da çabucak hemen resmen müsaade verilen rota açıklanmadı. İsrail basını ise Eski Kent’teki Şam Kapısı’na kadar yürüyüşe müsaade verileceğini lakin Müslüman Mahallesi’ne geçişlerine müsaade verilmeyeceğini yazdı.
Yürüyüşten yarım saat evvel Gazze’de hareketler planlanıyor. Eski Kent’te de Filistinliler çok sağcı Musevilerin Şam Kapısı’ndan mümkün geçişine pürüz olmak için Müslüman Mahallesi’nde toplanacak.
İsrail basını, güvenlik güçlerinin de Eski Kent’te tansiyonun artmaması için güvenlik tedbirleri aldığını yazdı. ABD dahil kimi ülke büyükelçilikleri, çalışanları ve ailelerinin Salı günü Eski Kent’e gidişini yasakladı.
Doğu Kudüs, 1967’deki Altı Gün Savaşı olarak da bilinen Arap-İsrail savaşından bu yana İsrail devletinin işgali altında bulunuyor. İsrail, 1980 yılında da kentin tamamını başşehri ilan ettiğini duyurdu.
Filistinliler de Doğu Kudüs’ü ileride kurulacak Filistin devletinin başşehri olarak görüyor. Oslo mutabakatlarında Kudüs’ün statüsü barış görüşmelerinin ileri basamaklarına bırakılmıştı. Üç semavi dinin de Kudüs’te kutsal yerlerinin bulunması, kentin tarih boyunca milletlerarası değere sahip bulunmasına yol açtı.
Birtakım Filistinliler, yürüyüşü “provokasyon” olarak kıymetlendirdi ve Gazze ile Batı Şeria’da “Öfke Günü” ilan edilmesi daveti yaptı. Hamas da yürüyüşün yapılması halinde tansiyonun bir daha artabileceği ikazında bulundu.
Filistin Başbakanı Muhammed Şitayyeh de, toplumsal medya hesabından “Yarın işgalci güçler, işgal altındaki Kudüs’teki radikal İsrailli yerleşimcilerin Bayrak Yürüyüşü’ne müsaade verirse tehlikeli sonuçları olabileceği konusunda ihtarda bulunuyoruz” sözlerini paylaştı.
İsrail’de kimi kümeler, İsrail’in Doğu Kudüs’ü işgal ettiği, 1967’deki Altı Gün Savaşı’nın yıl dönümünü İbrani takvimine göre “Kudüs Günü” olarak kutluyor. Bugün yapılacak bayrak yürüyüşü de, aslında İbrani takvimine nazaran 9-10 Mayıs’a denk gelen tarihte planlanmıştı.
Lakin Doğu Kudüs’te süren tansiyonun devamında gelmesi ve Ramazan ayının son günlerine denk gelmesi sebebiyle, Filistinli kümeler, Mescid-i Aksa etrafında barikatlar oluşturarak yürüyüşü engellemeye çalışmış; İsrail polisi de müdahale etmişti.
Olaylar, Gazze Şeridi’nde idaresi elinde tutan Hamas’ın da devreye girmesi ve İsrail’in 11 gün boyunca Gazze’yi ağır bombardıman altında tutmasıyla sonuçlandı. Mısır’ın devreye girmesiyle ateşkes imzalanana kadar 300’e yakın kişi akınlarda ömrünü kaybetti.
İsrail’deki çok sağcı kümeler, yürüyüşün ertelenmesi sebebiyle kendi hükümetlerini de suçladı ve ateşkesin akabinde yürüyüşü 15 Haziran’da, lokal saatle 18.30’da (TSİ 17.30) yapacaklarını duyurdu.
İsrail’de yıllar süren Binyamin Netanyahu idaresi de bu ortada bitmiş oldu. Pazar günü, Naftali Bennett ülkenin yeni başbakanı olarak hükümeti kurdu ve güvenoyu aldı. Bugün yapılacak yürüyüşe onayı da yeni hükümetin İç Güvenlik Bakanı verdi. Yürüyüşe onay verilmemesi ya da rotasının değiştirilmesi, 8 siyasi partiden oluşan yeni hükümetin birtakım kümelerden sert tenkitler almasının önünü açabilirdi.
Yürüyüşe katılmayı planlayan kümeler, rotanın Eski Kent’teki kutsal yerler olduğunu duyursa da çabucak hemen resmen müsaade verilen rota açıklanmadı. İsrail basını ise Eski Kent’teki Şam Kapısı’na kadar yürüyüşe müsaade verileceğini lakin Müslüman Mahallesi’ne geçişlerine müsaade verilmeyeceğini yazdı.
Yürüyüşten yarım saat evvel Gazze’de hareketler planlanıyor. Eski Kent’te de Filistinliler çok sağcı Musevilerin Şam Kapısı’ndan mümkün geçişine pürüz olmak için Müslüman Mahallesi’nde toplanacak.
İsrail basını, güvenlik güçlerinin de Eski Kent’te tansiyonun artmaması için güvenlik tedbirleri aldığını yazdı. ABD dahil kimi ülke büyükelçilikleri, çalışanları ve ailelerinin Salı günü Eski Kent’e gidişini yasakladı.
Doğu Kudüs, 1967’deki Altı Gün Savaşı olarak da bilinen Arap-İsrail savaşından bu yana İsrail devletinin işgali altında bulunuyor. İsrail, 1980 yılında da kentin tamamını başşehri ilan ettiğini duyurdu.
Filistinliler de Doğu Kudüs’ü ileride kurulacak Filistin devletinin başşehri olarak görüyor. Oslo mutabakatlarında Kudüs’ün statüsü barış görüşmelerinin ileri basamaklarına bırakılmıştı. Üç semavi dinin de Kudüs’te kutsal yerlerinin bulunması, kentin tarih boyunca milletlerarası değere sahip bulunmasına yol açtı.