İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Dirik, “Doğanın kendini yenileyebileceği yerlerde tabiata yardımcı süreçlerle ormanlaştırma sağlanır. Onun kâfi olamadığı yerlerde ikinci seçenek ağaçlandırma olmalı. Yandıktan daha sonrasında ağaçlandırma planı hakikat değil ağaçlandırma bir seçenektir.” dedi.
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Dirik, yanan alana fidan dikme üzere uygulamaların ekolojik yapının bozulmasına niye olabileceğini belirtti. Prof. Dirik, “Yanan alanların envanteri çıkarıldıktan daha sonra tabiatın kendinin yenileyebilme gücünün kâfi olduğu alanlarda ağaçlar yanmış olsalar da doruğundaki kozalaklar canlıdır. Bu kızılçam çeşidine has özellik. ötürüsıyla birtakım yerlerde ağaçlandırma yapmadan hayat başlar. Onların nerelerde olabileceği envanterle çıkarılır. Geri kalan yerlerin senaryosu hazırlanır, tabiatın kendini yenileyebileceği yerlerde tabiata yardımcı süreçlerle ormanlaştırma sağlanır. Onun kâfi olamadığı yerlerde ikinci seçenek ağaçlandırma olmalı. Yandıktan daha sonrasında ağaçlandırma planı yanlışsız değil ağaçlandırma bir seçenektir. Her şeye ağaçlandırma gözüyle bakmamak lazım.” diye konuştu.
“Doğanın orada en uygun gördüğü bitki kızılçamlardır”
Dirik, Akdeniz Bölgesi’nin doğal ögelerinden olan kızılçam ve makinin yangın daha sonrasında sürgün verme özelliği olduğunu vurguladı. Dirik, “Tür konusunda epeyce spekülasyonlar var. Yanmayan ağaçlar, meyve ağaçları falan bunlar epeyce fantastik şeyler. Şu an yangın dışı yerlerde 55 derece sıcaklıklar vardır. hiç bir bitki bu sıcaklığa dayanamaz. Tabiatın orada en uygun gördüğü bitki kızılçamlardır. Öteki bir alternatif cins aramaya gerek yok. Olabildiği kadar tabiatın kendini yenileyebilme müddetiyle ilerlenmelidir. Fakat bu alanların yeşillenebilmesi 10-15 yıldan 60 yıla kadar değişir. Birçoğumuz yaş itibariyle oraların eski halini goremeyecek.” sözünü kullandı. (DHA)
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Dirik, yanan alana fidan dikme üzere uygulamaların ekolojik yapının bozulmasına niye olabileceğini belirtti. Prof. Dirik, “Yanan alanların envanteri çıkarıldıktan daha sonra tabiatın kendinin yenileyebilme gücünün kâfi olduğu alanlarda ağaçlar yanmış olsalar da doruğundaki kozalaklar canlıdır. Bu kızılçam çeşidine has özellik. ötürüsıyla birtakım yerlerde ağaçlandırma yapmadan hayat başlar. Onların nerelerde olabileceği envanterle çıkarılır. Geri kalan yerlerin senaryosu hazırlanır, tabiatın kendini yenileyebileceği yerlerde tabiata yardımcı süreçlerle ormanlaştırma sağlanır. Onun kâfi olamadığı yerlerde ikinci seçenek ağaçlandırma olmalı. Yandıktan daha sonrasında ağaçlandırma planı yanlışsız değil ağaçlandırma bir seçenektir. Her şeye ağaçlandırma gözüyle bakmamak lazım.” diye konuştu.
“Doğanın orada en uygun gördüğü bitki kızılçamlardır”
Dirik, Akdeniz Bölgesi’nin doğal ögelerinden olan kızılçam ve makinin yangın daha sonrasında sürgün verme özelliği olduğunu vurguladı. Dirik, “Tür konusunda epeyce spekülasyonlar var. Yanmayan ağaçlar, meyve ağaçları falan bunlar epeyce fantastik şeyler. Şu an yangın dışı yerlerde 55 derece sıcaklıklar vardır. hiç bir bitki bu sıcaklığa dayanamaz. Tabiatın orada en uygun gördüğü bitki kızılçamlardır. Öteki bir alternatif cins aramaya gerek yok. Olabildiği kadar tabiatın kendini yenileyebilme müddetiyle ilerlenmelidir. Fakat bu alanların yeşillenebilmesi 10-15 yıldan 60 yıla kadar değişir. Birçoğumuz yaş itibariyle oraların eski halini goremeyecek.” sözünü kullandı. (DHA)