Cansu
Yeni Üye
“Yol Yapmak” Ne Demek? Bir Deyimin Kalbe Giden Hâli
Selam forumdaşlar,
Bu gece size bir hikâye anlatmak istiyorum. Hani bazen bir kelimeye, bir deyime öyle anlamlar yükleriz ki; sözlükteki karşılığı dar gelir… İşte “yol yapmak” da onlardan biri. TDK der ki: “Birine yakınlık göstermeye başlamak, gönlünü kazanmaya çalışmak.”
Ama ben diyorum ki: “Yol yapmak, bazen gönülden gönüle bir köprü inşa etmektir.”
Bu hikâyede, biri hesapla, biri kalple “yol yapmaya” çalışan iki insan var.
Hazırsanız, yüreğinizi biraz burkulmaya, biraz da ısınmaya davet ediyorum.
Yağmurlu Bir Akşam ve Tesadüfün Kıvrımları
Yağmurun sokağa vurduğu o akşam, Elif durağın köşesinde bekliyordu.
Elinde eski bir kitap, başında yıpranmış bir şapka…
Yanında duran adam, Murat, farkında olmadan üçüncü kez saate baktı. Mühendis kafasıyla “yağmurda en kısa sürede eve varma rotasını” hesaplıyordu.
Elif ise yağmurun sesiyle kendi içini dinliyordu; Murat’ın yanında biri olduğunu bile fark etmedi.
Ta ki Murat cebinden mendil çıkarıp “Yağmur gözünü acıttı galiba, al istersen,” diyene kadar.
Elif önce şaşırdı, sonra gülümsedi.
“Yok, teşekkür ederim. Yağmur insanın içine iyi gelir, bazen ağlamaya bile gerek kalmaz,” dedi.
Murat o anda durdu. Bu cümlede öyle bir sıcaklık vardı ki, cebindeki mendili geri koyarken, aklından sadece bir kelime geçti: “Yol yapmak.”
Ama öyle ucuz bir yakınlaşma değil; insanın duvarlarını aşmak için, kalbine giden o uzun, sessiz yolu yapmaktı bu.
Erkeklerin Dünyasında Yol: Hesap, Plan, Strateji
Murat için “yol yapmak” bir projeydi.
Birini tanımak, güvenini kazanmak, dikkatini çekmek…
Bunların hepsi mantıklı adımlara dayanmalıydı.
Önce ortak bir konu bulmalı, sonra sohbeti derinleştirmeli, sonra küçük bir jestle fark yaratmalı.
Tıpkı bir mühendislik projesi gibi: önce plan, sonra ölçüm, sonra inşa.
Ama kalp plan kabul etmez.
Elif’in her gülüşü, Murat’ın teorilerini boşa çıkarıyordu.
O hesap yaptıkça, hayat ona duyguların mantığa sığmadığını gösteriyordu.
Bir akşam, Elif durakta yine aynı kitabı elinde tutarken, Murat cesaretini toplayıp sordu:
“Bu kitabı üç haftadır okuyorsun. Çok mu seviyorsun?”
Elif başını kaldırdı, gözleri ıslaktı.
“Hayır,” dedi, “bazen bitirmeye korktuğum için hep başa dönüyorum.”
İşte o an, Murat anladı: “Yol yapmak” sadece birine yaklaşmak değil, onun geçmişindeki sessizliklere de dokunabilmekti.
Kadınların Dünyasında Yol: Empati, Sezgi, İlişki
Elif için “yol yapmak” bir oyun değil, bir sezgiydi.
Birinin içindeki karanlığa ışık tutmaktı.
O yüzden Murat’ın ilgisini fark ettiğinde, geri adım atmadı ama koşmadı da.
Kadınlar bilir, duygular aceleyle büyümez; zamanı gelince kendi yolunu bulur.
Bir akşam Elif ona şöyle dedi:
“Biliyor musun, bazı insanlar yol yapar; bazıları sadece iz bırakır. Sen hangisisin?”
Murat cevap veremedi. Çünkü o ana kadar sadece ulaşmayı planlamıştı, kalmayı hiç düşünmemişti.
Elif devam etti:
“Bana göre yol yapmak, birine yaklaşmak değil, onunla yürümeyi öğrenmektir. Aynı yönde değil belki, ama aynı gökyüzünün altında.”
Murat o gece ilk defa defterine plan değil, his yazdı:
> “Bazı yollar hedefe değil, insana çıkar.”
Deyimlerin Ötesi: Bir Yolun Hikâyesi
Zamanla, ikisi de aynı durakta daha sık karşılaştı.
Konular uzadı, cümleler yumuşadı, sessizlik bile anlam taşımaya başladı.
Bir gün Elif, “Artık yürümeyi seviyorum,” dedi.
Murat şaşırdı. “Yağmuru mu?”
Elif gülümsedi: “Hayatı. Çünkü biri yol yaptı bana, acele etmeden, hesap sormadan, sadece yanımda yürüyerek.”
O an Murat anladı ki, “yol yapmak” birine ilgi göstermek değil, onun hızına saygı duymaktı.
Bazı yollar aceleye gelmez.
Bazı kalpler, sadece sabırla açılır.
Ama hikâyenin sonunda yollar da ayrıldı.
Murat şehir değiştirdi; Elif kitaplarını toplayıp başka bir hayata geçti.
Yine de her ikisinin içinde bir iz kaldı:
Yol yapmanın, bazen kavuşmak değil, insanın içindeki yalnızlığa köprü kurmak olduğunu öğrendiler.
Forumdaşlar, Siz Hiç Yol Yaptınız mı?
Şimdi size soruyorum forumdaşlar:
Siz hiç birine “yol yaptınız” mı?
Ya da biri size “yol yaptı” da, siz fark edemediniz mi?
Bazen bir gülümseme, bazen bir selam, bazen sessizce paylaşılan bir durak...
Kimi zaman aşkın, kimi zaman dostluğun, kimi zaman sadece insanlığın kapısını aralayan küçük işaretler bunlar.
Erkekler genelde yol yaparken sonuç odaklıdır:
“Ben ilgimi belli ettim, karşılık var mı?”
Kadınlar ise süreç odaklıdır:
“Ben bu yakınlıkta güven hissediyor muyum?”
Ama belki de ikisi birleşince gerçek anlam ortaya çıkar:
Yol yapmak, bir kalpten diğerine, korkmadan, niyetle yürümektir.
Deyimin Kalpteki Anlamı: Yaklaşmak Değil, Anlamaktır
TDK’ya göre “yol yapmak” sadece bir deyimdir, birinin gönlünü kazanmaya çalışmak demektir.
Ama hayatta “yol yapmak,” bazen birine dokunmadan yanında olabilmektir.
Birinin sessizliğine karışmadan onu anlayabilmektir.
Yani bazen “yol” sadece yürünmez, hissedilir.
Murat, Elif’e bir daha hiç rastlamadı. Ama ne zaman yağmur yağsa, durağa uğrar, elinde bir mendil taşırdı.
Belki gelir diye değil…
Belki hâlâ o “yol”un açık olduğunu hatırlamak için.
Son Söz: Her Yol Bir İz Bırakır
Yol yapmak, sadece flört etmek değil; birine yaklaşmanın, kalbini yoklamanın zarif halidir.
Ama en çok da bir insanın iç dünyasına saygı göstermeyi öğretir.
Birine “yol yaptığınızda,” onun yönünü değil, yolculuğunu görürsünüz.
Ve bazen en güzel yollar, varılmayan ama unutulmayanlardır.
Peki sizce, forumdaşlar…
“Yol yapmak” gerçekten birine yaklaşmak mı, yoksa içimizde birine yer açmak mı?
Yorumlarda buluşalım; çünkü her kelime, belki de birimizin kalbine yeni bir yol yapacak.
Selam forumdaşlar,
Bu gece size bir hikâye anlatmak istiyorum. Hani bazen bir kelimeye, bir deyime öyle anlamlar yükleriz ki; sözlükteki karşılığı dar gelir… İşte “yol yapmak” da onlardan biri. TDK der ki: “Birine yakınlık göstermeye başlamak, gönlünü kazanmaya çalışmak.”
Ama ben diyorum ki: “Yol yapmak, bazen gönülden gönüle bir köprü inşa etmektir.”
Bu hikâyede, biri hesapla, biri kalple “yol yapmaya” çalışan iki insan var.
Hazırsanız, yüreğinizi biraz burkulmaya, biraz da ısınmaya davet ediyorum.
Yağmurlu Bir Akşam ve Tesadüfün Kıvrımları
Yağmurun sokağa vurduğu o akşam, Elif durağın köşesinde bekliyordu.
Elinde eski bir kitap, başında yıpranmış bir şapka…
Yanında duran adam, Murat, farkında olmadan üçüncü kez saate baktı. Mühendis kafasıyla “yağmurda en kısa sürede eve varma rotasını” hesaplıyordu.
Elif ise yağmurun sesiyle kendi içini dinliyordu; Murat’ın yanında biri olduğunu bile fark etmedi.
Ta ki Murat cebinden mendil çıkarıp “Yağmur gözünü acıttı galiba, al istersen,” diyene kadar.
Elif önce şaşırdı, sonra gülümsedi.
“Yok, teşekkür ederim. Yağmur insanın içine iyi gelir, bazen ağlamaya bile gerek kalmaz,” dedi.
Murat o anda durdu. Bu cümlede öyle bir sıcaklık vardı ki, cebindeki mendili geri koyarken, aklından sadece bir kelime geçti: “Yol yapmak.”
Ama öyle ucuz bir yakınlaşma değil; insanın duvarlarını aşmak için, kalbine giden o uzun, sessiz yolu yapmaktı bu.
Erkeklerin Dünyasında Yol: Hesap, Plan, Strateji
Murat için “yol yapmak” bir projeydi.
Birini tanımak, güvenini kazanmak, dikkatini çekmek…
Bunların hepsi mantıklı adımlara dayanmalıydı.
Önce ortak bir konu bulmalı, sonra sohbeti derinleştirmeli, sonra küçük bir jestle fark yaratmalı.
Tıpkı bir mühendislik projesi gibi: önce plan, sonra ölçüm, sonra inşa.
Ama kalp plan kabul etmez.
Elif’in her gülüşü, Murat’ın teorilerini boşa çıkarıyordu.
O hesap yaptıkça, hayat ona duyguların mantığa sığmadığını gösteriyordu.
Bir akşam, Elif durakta yine aynı kitabı elinde tutarken, Murat cesaretini toplayıp sordu:
“Bu kitabı üç haftadır okuyorsun. Çok mu seviyorsun?”
Elif başını kaldırdı, gözleri ıslaktı.
“Hayır,” dedi, “bazen bitirmeye korktuğum için hep başa dönüyorum.”
İşte o an, Murat anladı: “Yol yapmak” sadece birine yaklaşmak değil, onun geçmişindeki sessizliklere de dokunabilmekti.
Kadınların Dünyasında Yol: Empati, Sezgi, İlişki
Elif için “yol yapmak” bir oyun değil, bir sezgiydi.
Birinin içindeki karanlığa ışık tutmaktı.
O yüzden Murat’ın ilgisini fark ettiğinde, geri adım atmadı ama koşmadı da.
Kadınlar bilir, duygular aceleyle büyümez; zamanı gelince kendi yolunu bulur.
Bir akşam Elif ona şöyle dedi:
“Biliyor musun, bazı insanlar yol yapar; bazıları sadece iz bırakır. Sen hangisisin?”
Murat cevap veremedi. Çünkü o ana kadar sadece ulaşmayı planlamıştı, kalmayı hiç düşünmemişti.
Elif devam etti:
“Bana göre yol yapmak, birine yaklaşmak değil, onunla yürümeyi öğrenmektir. Aynı yönde değil belki, ama aynı gökyüzünün altında.”
Murat o gece ilk defa defterine plan değil, his yazdı:
> “Bazı yollar hedefe değil, insana çıkar.”
Deyimlerin Ötesi: Bir Yolun Hikâyesi
Zamanla, ikisi de aynı durakta daha sık karşılaştı.
Konular uzadı, cümleler yumuşadı, sessizlik bile anlam taşımaya başladı.
Bir gün Elif, “Artık yürümeyi seviyorum,” dedi.
Murat şaşırdı. “Yağmuru mu?”
Elif gülümsedi: “Hayatı. Çünkü biri yol yaptı bana, acele etmeden, hesap sormadan, sadece yanımda yürüyerek.”
O an Murat anladı ki, “yol yapmak” birine ilgi göstermek değil, onun hızına saygı duymaktı.
Bazı yollar aceleye gelmez.
Bazı kalpler, sadece sabırla açılır.
Ama hikâyenin sonunda yollar da ayrıldı.
Murat şehir değiştirdi; Elif kitaplarını toplayıp başka bir hayata geçti.
Yine de her ikisinin içinde bir iz kaldı:
Yol yapmanın, bazen kavuşmak değil, insanın içindeki yalnızlığa köprü kurmak olduğunu öğrendiler.
Forumdaşlar, Siz Hiç Yol Yaptınız mı?
Şimdi size soruyorum forumdaşlar:
Siz hiç birine “yol yaptınız” mı?
Ya da biri size “yol yaptı” da, siz fark edemediniz mi?
Bazen bir gülümseme, bazen bir selam, bazen sessizce paylaşılan bir durak...
Kimi zaman aşkın, kimi zaman dostluğun, kimi zaman sadece insanlığın kapısını aralayan küçük işaretler bunlar.
Erkekler genelde yol yaparken sonuç odaklıdır:
“Ben ilgimi belli ettim, karşılık var mı?”
Kadınlar ise süreç odaklıdır:
“Ben bu yakınlıkta güven hissediyor muyum?”
Ama belki de ikisi birleşince gerçek anlam ortaya çıkar:
Yol yapmak, bir kalpten diğerine, korkmadan, niyetle yürümektir.
Deyimin Kalpteki Anlamı: Yaklaşmak Değil, Anlamaktır
TDK’ya göre “yol yapmak” sadece bir deyimdir, birinin gönlünü kazanmaya çalışmak demektir.
Ama hayatta “yol yapmak,” bazen birine dokunmadan yanında olabilmektir.
Birinin sessizliğine karışmadan onu anlayabilmektir.
Yani bazen “yol” sadece yürünmez, hissedilir.
Murat, Elif’e bir daha hiç rastlamadı. Ama ne zaman yağmur yağsa, durağa uğrar, elinde bir mendil taşırdı.
Belki gelir diye değil…
Belki hâlâ o “yol”un açık olduğunu hatırlamak için.
Son Söz: Her Yol Bir İz Bırakır
Yol yapmak, sadece flört etmek değil; birine yaklaşmanın, kalbini yoklamanın zarif halidir.
Ama en çok da bir insanın iç dünyasına saygı göstermeyi öğretir.
Birine “yol yaptığınızda,” onun yönünü değil, yolculuğunu görürsünüz.
Ve bazen en güzel yollar, varılmayan ama unutulmayanlardır.
Peki sizce, forumdaşlar…
“Yol yapmak” gerçekten birine yaklaşmak mı, yoksa içimizde birine yer açmak mı?
Yorumlarda buluşalım; çünkü her kelime, belki de birimizin kalbine yeni bir yol yapacak.